Bambu Dayanıklılığında Olmak

Burcu Kuzucu
3 min readMay 11, 2020

Şimdi size bir soru. Hayatın beklenmedik sürprizlerine hangimiz hazırız?

Bazen belirli bir olay ile ilgili belirli bir sonuç isteriz ve farklı bir sonuç elde ettiğimizde bu bizi yıkmaya yeter. Karşılaşılan bu yeni sonuçları iyi fikirlerin ne olabileceği konusunda bir öneri olarak görmek yerine onları olmaması gereken olarak görür ve bir türlü mutlu olamayız. Bazen beklediğimiz sonuçların bizim planladıklarımızdan daha iyi olabileceğini düşünseydik belki şu anda biz de dahil etrafımızda bu kadar fazla stresli insanla karşılaşmazdık.

Duygusal esnekliğinizi tanımak ve zihninizi yeni olasılıklara açmak farkındalık gerektirir. İşten çıkarılıp özgüveni asla yerine gelmeyen, aldatılıp bir daha yeni bir ilişkiye cesaret edemeyen, sürekli bunalımda ya da depresyonda olan insanları düşünün. Hepimizin çevresinde gördüğü ya da deneyimlediği bu ve buna benzer durumlar vardır. Bazılarının çok ağır zorluklar yaşayıp yıkılmamasının sırrı nedir? Peki diğer insanların ayakta kalmasını, yaşadıkları zorlukları atlatıp yola devam etmesini sağlayan şey nedir?

Özellikle yakın dönemde yaşadığımız pandemiler ve ekonomik krizler duygusal dayanıklılık becerisini daha iyi anlamayı gerektiriyor. Nasıl oluyor da olaylar karşısında bazıları darmadağın olurken bazıları ayakta kalıp hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edebiliyor?

Benim de yakın dönemde tanıştığım bir kavramdan bahsetmek istiyorum sizlere. ‘’Resilience.’’ Türkçeye duygusal dayanıklılık olarak çeviriliyor. Hayatta başarılı olmak için sahip olunması gereken kişisel özelliklerden birisi olarak geçiyor. Aynı zamanda pozitif psikolojinin de ele aldığı bu kavram, hayatla yüzleşmenin onu anlamanın bir yöntemi aslında.

‘’Duygusal dayanıklılık, insanların gündelik hayata anlam katmasını sağlamanın bir yoludur’’ demiş Salvatore R. Maddi.

Kolektif yaşamın getirdiği zorluklar, kozmopolit ortamların getirdiği çatışmalar, her gün değişen insanların istek ve düşünceleri, ekonomik krizlerle başa çıkmaya çalışan şirketler, doğal afetler, salgınlar, virüsler gibi aklınıza gelebilecek her türlü durumu bu beklenmedik sonuçlara zemin hazırlayan birer etken olarak sayabiliriz.

HBR Duygusal Zeka Serisinin Resilience kitabında yer alan Diane Cotu’nun ele aldığı ”Duygusal Esneklik Nedir” isimli makalesinde, dayanıklılığı yüksek kişilerin ortak karakter özelliğini şu 3 madde ile açıklıyor.

GERÇEĞİ KABULLENMEK

İyimserlik, depresyon ve kaygı azaltması bakımından önemli. Fakat duygusal dayanıklılık için söz konusu büyük zorluklar olduğunda, soğukkanlı ve hatta karamsar diyebileceğimiz bir gerçeklik bilincine sahip olmak çok daha önemli.

Bu konuda Amerikalı psikolog Martin E.P. Seligman’ın Nisan 2011’de yazdığı makalesinde duygusal dayanıklılıkta nasıl iyimser bir yaklaşım geliştirmemize dair güçlü örnekler sunuyor.

ANLAM ARAYIŞI

Kimi insanlar yaşanan durum karşısında mahvolur ya da yıkılırlar ancak duygusal dayanıklılığı yüksek kişiler her yaşadığından bir ders çıkarır ve bunu bir öğrenme fırsatı olarak görür. Yapılan birçok araştırma yaşanan zorluklardan anlam çıkarma mekanizmasının duygusal dayanıklılığı sağlamlaştırmada oldukça etkili bir bakış açısı olduğunu öne sürüyor.

Friedrich Nietzsche’nin de dediği gibi “Bizi öldürmeyen şey güçlendirir.”

YARATICILIK

Yaratıcılık kavramını elde olandan bişeyler üretme becerisi olarak tanımlayabiliriz. Bu durumu üretkenlik olarak da ele almak mümkün. Yapılan araştırmalara göre insanlar üretken olduklarında kendilerini daha mutlu hissediyorlar.

Hayatta her zaman çevresi çiçek tarlaları ile çevrili, üstünde gökkuşağı bulunan bir yolda yürümeyeceğimizi, bazen koşullar bazen de kendimizde başarı elde edebilecek fırsatı ve cesareti göremeyeceğizi özümsememiz gerekiyor. Yaşadığımız zorluklarda ve başarısızlıklarda değerimizi veya yeteneğimizi tek bir eylem temelinde yargılama tuzağına düşebiliyoruz. İşte bu anlarda tutarlı olmak, vazgeçmeden büyümeye ve üretmeye devam etmek başarıyı arttırıyor.

Karşımıza çıkan sürprizler(!) ile tökezleyip yığıldığımızda bu 3 özellikten sadece bir veya ikisiyle bile ayaga kalkabileceğimizi söylemek mümkün. Ancak gerçek duygusal dayanıklılık için üçüne birden sahip olmalıyız. Belki de bu konuda Uzakdoğu bitkisi olan bambudan bir şeyler öğrenmek başarının ve mutluluğun anahtarı olabilir.

Bambular:

  1. Üretken bitkilerdir. Çünkü ortalama bir bitkiye göre %35 daha fazla oksijen üreterek karbon ayak izinin iyileşmesine olanak sağlar. Bambu gibi üreterek büyüyün, tüketerek büyümekten daha etkili olduğunu göreceksiniz.
  2. Her yere uyum sağlayabilen, her yerde ve her koşulda büyüyebilen ve az bakım gerektiren kısacası kaprissiz bir bitkidir.
  3. Katlanarak Büyürler. Bambu dünyadaki en hızlı büyüyen bitkidir. Fiziksel olarak değil ama alışkanlıkların ve davranışların inşası için bunu örnek alabilirsiniz.

Bambular da esen rüzgardan etkilenir, eğilir bükülürler ama bir o kadar da sağlam ve güçlüdürler. Hindistan’da dostluk, Filipinler’de bol şans, Çin’de uzun bir ömür ve mutluluk kavramlarını ifade eden bambular gibi olun, çevrenizde esen rüzgarlar sonunuz getiren düşmanınız değil yolunuzu ve şeklinizi bulmanız için rotanız olsun.

--

--