Yeniden Başlamak

Burcu Kuzucu
3 min readJul 16, 2020

İnsan hayatını, başlangıcı ve sonu olan bir olaylar dizisi olarak tanımlayabiliriz. Başlangıç ve bitişlerle birbirine bağlanan bu olay dizileri hayat hikayelerimizi oluşturarak bizi biz yapıyor.

Hayatınızda yaşadığınız olayları bir düşünün, örneğin o doğum günü partisine gitmeseydiniz belki de hayatınızı değiştirecek insanı tanımayacaktınız ya da o kursa değil de başka bir kursa yazılsaydınız belki de su anki işinizde çalışmıyor olacaktınız. Hayatı rutinindeymiş gibi yaşarken bir yere gitmenin ya da o an o işle uğraşmanın ne kadar önemli sonuçlara yol açacağının farkında olamıyoruz belki ama bir şekilde başlangıcı ve bitişi olan olaylar dizisi hayatımızı, öykümüzü ve bizleri şekillendiriyor.

Adım atmanın ya da bir şeye başlamanın ne kadar önemli olduğunun farkına varınca doğru ve güzel başlangıçların önemi daha çok anlaşılıyor. Araştırmalara göre bir işin nasıl başladığı o işin sonu kadar etkili oluyor. Belki bir işin nasıl başlayacağı her zaman kontrolümüzde olmayabiliyor fakat başlangıçların ne kadar önemli olduğunun farkına vararak güçlü bir başlangıç yapmayı da hedefleyebiliyoruz.

Şimdi aşağıdaki zamanların bizlere neler hissettirdiği, ne gibi çağrışımlar yaptığı hakkında biraz düşünelim.

  • Yılbaşı
  • Ayın ve haftanın ilk günleri
  • Doğum gününüz
  • İşyerinde terfi ettiğiniz gün veya yıldönümünüz
  • Etkilendiğiniz bir kitabı bitirdiğiniz veya etkilendiğiniz bir filmi izlediğiniz gün
  • Tatilden sonraki ilk gün..

Hepimiz bu ve buna benzer zamanlardan geçiyoruz. Özellikle bu zamanlara girerken yeni kararlar alarak yeni başlangıçlar yaptığımız olmuştur. Araştırmalara göre bu ve buna benzer zamanlar ile yılda en az 86 gün yeni bir başlangıç yapabiliyoruz. Verilen kararların akıbeti ne olursa olsun, kendimizi motive etmek için seçtiğimiz bu tarihler, başlangıçların farklı bir boyutunu yansıtıyor. Örneğin araştırmalara göre Google’da yapılan aramalarda “diyet” sözcüğünü içeren aramaların 1 Ocak’ta zirve yaptığı görülüyor. Bu tarihte bu sözcük normal günlere göre yaklaşık %80 daha fazla aranıyor ve hem hafta hem de ay başlarında zirve yapıyor. Yani bir günün herhangi bir şekilde “ilk” olmasının insanların diyete motivasyonunu tetiklediğini söyleyebiliriz. Aynı durum spor salonları için de geçerli. Spor salonuna da benzer şekilde hafta başı, aybaşı ve yılbaşında daha sık gidildiği görülüyor. Bu örnekler daha ortak ve yaygın durumları gösteriyor belki ama durum yalnızca bu örneklerle sınırlı değil. İnsanlar için genel olarak bazı tarihler diğerinden daha çok anlam taşıyor ve bu tarihleri yeni bir sayfa açtıkları bir dönemi başlatmak için kullanıyorlar.

Temelde yapmak istediğimiz şeyler var ve başlamak için motivasyonlar arıyoruz. Düzenli spor yapmak, sağlıklı beslenmek, her gün kitap okumak, düzenli uyumak gibi örnekler belki başlayıp başlayıp bıraktığımız, istikrarını sağlayamadığımız örneklerden bazıları. Peki ama neden defalarca başlıyoruz? Başladıktan sonra kırılma noktamız ne oluyor? Nereyi düzeltirsek yeniden başlamak zorunda kalmayız?

Basitçe söylemek gerekirse, hayat aslında zaman içinde yaptığımız bir yolculuktur. Bazen kötü başlangıçlar istikrarımızı ve motivasyonumuzu kaybetmemize sebep olabiliyor. Bu noktalarda kendimize haksızlık etmekle zaman kaybetmek yerine başımıza gelen talihsizliklerden çıkarılan dersler yeniden başlangıç yapmak ve daha iyi başlamak için bizlere motivasyon sağlıyor. Kendimizi toparlayıp yeniden başlamak, yeni fırsatlar için umut oluyor. Kısacası geçmişten ders çıkararak şimdiki zamanımızı geliştirmek, içine gireceğimiz geleceği belirliyor.

Başlamak başta enerji verici bir düşünce olsa da başarma süreci uzun ve zahmetli bir süreç. Bu süreçte, ani iniş ve çıkışları olan ruh halimizi yani motivasyonumuzu yönetebilmek ise oldukça önemli. Stanford Üniversitesi’nde araştırma görevlisi ve yazar B. J. Fogg “motivasyon düşüşlerini” aşmak için “düşüş dönemlerinde temel rolümüze odaklanarak o sırada ilgimizi çekmeyen işlerle uğraşmamamız gerektiğini” söylüyor.

Başlamak belki bitirmenin yarısı değil ama başlamadan bitişi göremiyoruz. Gelecek yıl, gelecek ay veya gelecek hafta için beklemek yerine her gün, her sabah yeni bir başlangıç olabilir. Bu noktada zamanın bir algı meselesi olduğunu unutmamalıyız. Çarşamba günü belki haftanın ortası olabilir ama sizin için aynı zamanda bir başlama noktası da olabilir. Çarşambanın kaderini belirlemek sizin elinizde, önemli olan yapmak istedikleriniz için daha fazla zaman kaybetmemek.

Bu noktada henüz hayatta olduğumuzun farkında olmak ve koşulları değiştirmek için hala fırsatlarımızın olduğunu bilmek belki de en büyük motivasyonumuz olmalı.

L.M. Montgomery’nin de dediği gibi “Yarının henüz yanlış olmayan yeni bir gün olduğunu düşünmek, ne hoş değil mi?”

--

--